Ayrılma kararı verilen bir ilişkiyi bitirmek bazen insanları çok zorlar. Peki, bunun nedenlerini hiç düşündün mü? Klinik Psikolog Sinem Demir, duygusal ilişkilerde ayrılık meselesini farklı yönleriyle değerlendirdi:
• Duygusal bir ilişkinin bitmesi, bir kişi ile duygusal paylaşımın bitmesinin ötesinde, bir yaşam biçiminin kesintiye uğraması anlamına gelebilir. Birlikte yapılan sosyal faaliyetlerin, ortak arkadaşlarla görüşmenin de kesilmesi gibi...
• İlişkinin hayatın hangi döneminde bittiği de, ilişki sonrası dönemde yaşanan streste belirleyici olabilir. Bir ergen, kimlik duygusunun gelişmesi için ailesine duygusal mesafe koyarken, hem arkadaşlarına, hem de romantik duygular hissettiği kişiye yönelir. Bu kişi, takip altında tuttuğu, bir bakışını bile saatlerce yorumlayabildiği, bu şekilde ilk romantik duygularının geliştiği birisi olur. Ayrılık yaşayan bir ergen, ani yıkılmalar ile çabuk toparlanmalar gibi iki uç durumda gidip gelebilir.
“Daha iyisini bulamam” sendromu
Bir araştırmaya göre ilişkisi uzun süre devam etmiş olanlar ve ayrıldıkları kişi kadar iyi bir sevgili bir daha bulamayacaklarına inananlar daha fazla stres yaşıyorlar. Bağlanma kuramına göre yaşanan ayrılık - bağlanma sorunları olan kişilerde, ayrılmaya ve reddedilmeye hassasiyet daha fazla olabiliyor ve bu kişiler, bir ilişkinin bitmesine abartılı tepkiler verebiliyorlar. Dahası, ayrılacaklarına emin oldukları ilişkiler kurabiliyorlar veya sağlıklı bir ilişkiyi farkında olmadan sabote ederek ayrılık - mutsuzluk döngüsünü hazırlayabiliyorlar.
Ayrılığı anlamak önemli
Ayrılık sonrasında olumsuzu olumluya çevirmek için daha fazla beklentisi olanlar, depresyona daha az giriyorlar. Bu kişiler daha olumlu düşünceler geliştirmeye çalışıyorlar, fiziksel ve sosyal faaliyetlere ağırlık veriyorlar. Ancak bir ayrılık sonrasında hızlı bir şekilde olumsuz (Üzüntü, öfke, yas gibi) duyguları bastırmak, uzun vadede sağlıklı bir durum değildir. Sağlıklı olan, ayrılık sonrasındaki bu olumsuz duyguları yaşamaya izin vermek ve biten ilişkideki rolünü yeniden değerlendirmektir. Bu noktada psikoterapi desteği alınabilir. Çünkü ayrılığı anlamak, duygusal gelişim için bir fırsat olabilir. Sonrasında ise sadece yeni bir duygusal ilişki arayışı amacı içermeyen, ertelenmiş hobileri de kapsayabilecek yeni bir sosyalleşme ağı oluşturmaya başlanabilir. Sevmek, hoşlanmak ve aşık olmak gibi duygusal yüklemelerin nasıl yorumlandığı, bu duyguların yaşanmış ilişkiye ait duygular mı olduğu, yoksa o dönem yaşanan duygusal yoksunlukların etkisiyle mi karşıdaki kişinin yüceltildiği gibi konuların ele alınması, bitmiş ilişkiden yola çıkarak duyguların tanınması ve gelişmesi açısından önemlidir.
Cumartesi etkisinden korun
Bitmesi gerektiğinden emin olunan ancak bitirilemeyen ilişkilerde, davranışları kontrol etmek için önlemler almak da gerekebilir. Özellikle 'Ayrılıkta cumartesi etkisi' olarak da adlandırılabilecek durumdan korunmakta fayda var. Çünkü sosyalleşmek için en cazip gün olan cumartesi, herkesin sokaklara döküldüğü, gözünün önünde sevgililerin dolaştığı bir gündür. O yüzden bu gibi günlerde kendini yalnız hissedebilir ve eski günleri hatırlayarak ani duygu patlamaları yaşayabilirsin. Bu tür günler, heyecanını ve duygularını depreştirebilir, bitmesini istediğin ilişkiyi; “Aslında bir şans daha tanıyabilirim” gibi düşünmene neden olabilir. Bunu önlemek için, o günden birkaç gün öncesinden başka planlar yapabilirsin. Arkadaşlarınla buluşmak, ertelenmiş hobilere başlamak veya kurslara yazılmak gibi…
Telefon numarasını silmeyi unutma
Kendini yalnız hissedebileceğin özel günlerde, verilmiş bir ayrılık kararını sabote edebilir ve sonradan pişman olacağın aramalar yapabilirsin. Bu nedenle ayrılmak istenen kişinin telefonunu ve e-posta adresini silmek, aniden gelişen arama isteğini kontrol almada işe yarayabilir. Neden ayrıldığını ve yeniden arama isteğinin neden gelişmiş olabileceğini bir kağıda yazmak da, ani duygu patlamalarını sakinleştirebilir.